Covid-19 belasının dünyanın başına musallat olduğu günden şu zamana kadar olan süreçte ne bu salgın ortadan kalktı ne de insanlar “eski normal” düzenine geri dönebildi. Vakalar bir ara düzelir gibi gözükse de aslında salgın hiç hızını kaybetmeden yayıldıkça yayıldı. Gözümüz kulağımız ilaç ve aşı müjdesinde artık, merakla bu güzel haberi bekler olduk.
Pandemi sürecinde her ülkede hükümetler kendince önlemler aldı ve almaya devam ediyor. Ülkemizde de maske, mesafe ve tedbir uyarıları haricinde bir ara haftasonu yasakları da yaşadık. İşyerleri ise ekonominin çok fazla etkilenmemesi adına kısa bir süre kapalı kaldı ya da çalışanlar zorunlu izne çıkarıldı. Bu dönemde işini kaybeden ve geliri düşen de çok fazla sayıda oldu. Kültür sanat alanında işler üreten ve hayatını bu alandan kazanan çok sayıda insan ve işletme ise ne yazık ki pandemi boyunca neredeyse hiç iş yapamadılar ve gerek müzisyenler gerekse tiyatrocular süreçten en fazla etkilenen meslek sahipleriydi.
Tiyatro Kooperatifi ve Tiyatromuz Yaşasın gibi sivil girişimler sektörün sorunlarını ve tiyatrocuların çaresizliğini neredeyse her gün haykırdılar, sosyal medyada seslerini duyurmaya çalıştılar. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan görüşmelerden çıkan sonuç her yıl Özel Tiyatrolar’a verilen destek miktarının bu sene artırılması yönünde oldu ama bu destekten faydalananların sayısı da koca ülkeyi düşünürsek bir elin parmaklarını geçemiyor ne yazık ki. Hele ki bu destek için bir işletme ve salon sahibi olup vergi borcu olmaması gibi şartlar da olunca, gerek bağımsız topluluk ve oyuncular gerekse perde arkasında çalışan ve bu işten ekmek yiyen binlerce kişi böyle bir destekten de zaten yoksun durumda.
Mart ayından beri perdeleri kapalı olan sahneler koltuk araları boş bırakılarak ve önlemler alınarak yazın açıkhavada oyunlarını oynamaya ve bir nebze nefes almaya başlamıştı ki, açıkhava gösterilerine de getirilen yeni yasakla yeniden yasa büründü. Gelen tepkiler üzerine bakanlık şimdilik bu kararından geri adım attı ve tiyatro, bale ve operaya izin verdi ancak önümüz kış. Tedbirler alınarak sahnelenecek oyunlara ne kadar seyirci toplanabilecek, bu bunca zaman gelir kaybı yaşayan tiyatrolar kiralarını ödeyip hayatlarına devam edebilecekler mi, işte bu bir muamma. Halihazırda kapılarını kapatan çok sayıda sahne oldu ve bu kültür sanat geleceğimiz açısından büyük endişe verici. Hükümetin tiyatroya da müzik dünyasına da bu işlere birer “eğlence” gözüyle bakılması yanlışından bir an için evvel sıyrılarak kalıcı çözümler, maddi destek ve kolaylıklar getirmesi şart. Zira Atatürk’ün de dediği gibi “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir”.
Olcay Tanberken